Etiket arşivi: Yöneticilik

İlk İnsan Kaynakları Uzmanım

Benim bir şirket bünyesinde hayatımda ilk karşıma çıkan insan kaynakları uzmanım o işin hem patronu, hem de en tepe yöneticisi olan kişiydi. Kişinin kim olduğunu önemi yok, burada vurgulamak istediğim konu her patron ve yöneticinin ana uzmanlık alanlarından birinin insan kaynakları üzerine olması gerektiğidir.

Bir yönetici işinin teknik gereklilikleri dışında en büyük vaktini ekibindeki ve şirketin dışındaki insan faktörü ile uğraşarak geçirir. Şirket dışındaki insan kalabalığını bir kenara bırakalım, gelelim şirket içindeki kadronuza, ekibinize:

Siz bir patron veya yönetici olarak ekibiniz için bugün ne yaptınız?

Elbet, maaşlarını ve sosyal haklarını verdiğiniz. Teşekkür ederiz lakin onlar da zaten bunun karşılığında sizin için emeklerini verdiler yani denksiniz.

Başka? Siz en tepesiniz ve onlardan fazla başka birşeyler daha yapmanız lazım. Örneğin, onları motive edecek, geliştirecek, yönlendirecek neler yaptınız? Bu saydıklarım aslen bir insan kaynakları uzmanının ana görevleridir ama zaten her patron/yönetici de aslen bir insan kaynakları uzmanı olmak durumundadır.

Şirketlerinde insan kaynakları bölümü olan pek çok müdür arkadaşım bana “Sizin bölüm ne işe yarar anlamam?” der. Ben de karşılığında başlarım onlara soru sormaya;

“Siz ekibinizi motive etmek için bugün ne yaptınız?”

“En son periyodik bölüm içi motivasyon toplantınız hangi gündü veya böyle bir sistematiğiniz var mı?”

“Ekibiniz için bir ödül yönetimi kurdunuz mu?”

“Bölümünüzde değişim yönetimi uyguluyor musunuz?”

“Ekibinizin performans değerlendirmelerini düzenli olarak yüz yüze yapıyor, sürekli geri bildirim veriyor musunuz?”

“Ekip üyelerinin niteliklerini geliştirmeye yönelik onları nasıl yönlendiriyorsunuz?”

“Ekip üyelerine düzenli bir şekilde hedef koyuyor musunuz, kendilerine hedef saptamalarını istiyor musunuz?”

“Ekibinin işlerinden memnuniyetlerini düzenli takip ediyor musunuz?”

Sorular çok daha çoğaltılabilir. Her patron/yönetici bir insan kaynakları uzmanıdır derken ben, her patron/yöneticinin bir insan kaynakları bölümüne ihtiyaç duymadan yukarıdaki soruların altını doldurabilmesi gerektiğini vurgulamak istiyorum. İnsan kaynakları bölümlerinin ana görevi patron/yöneticilere bu soruları sorarak insan kaynakları süreçlerinin uygulanmasının kendilerinden değil, aslen patron/yöneticilerden başladığını anlatabilmek, öğretebilmektir. Yoksa patron ve yöneticiler uygulamadıktan, gereğine inanmadıktan sonra İnsan Kaynakları bölümü performans değerlendirme sistemi, ödül sistemi, değişim yönetimi sistemi kurmuş farketmez: İnsan kaynakları bölümlerini sorgularken patron/yöneticiler ilk başka kendilerinin ne derece başarılı birer insan kaynakları uzmanı olduklarını sorgulamalıdırlar, kendi yönetimleri altındaki insan kaynağına yönelik fikirler geliştirmeliler ve uygulamaya sokabilmelilerdir.

Örneğin çok inanarak çalıştığım genel müdürlerden biri hafta başında saptadığı kişilere işle iligili belirli metinler gönderir, onları cuma sabahı bir saatliğine bu metinler üzerinden görüş alışverişi toplantısına çağırırdı. Bu daveti alanlar çok heyecanlanır ve genel müdürle baş başa bir zihin jimnastiğine girecek olduklarından ciddi hazırlık yaparlardı. Toplantıların hepsine ben de katılırdım. Birbirinden çok farklı uzmanlık dallarında çalışan insanların bir saat boyunca ortak bir konu üzerinde tartışmalarının onlara ne kadar coşku verdiğini mutluluk ve hayretle izlerdim. Bu toplantılar sadece çalışanların motivasyonuna değil, şirket aidiyeti duygularının güçlenmesine, şirket içi ileşimin artmasına, kurum kimliğinin güçlenmesine yardımcı olan süreçlerdi. Birlikte geçirilen bir saat (asla bir saati bir dakika geçmezdi) sayesinde Genel Müdür de altındaki kadro ile tanışmış ve ‘Benim kimyamda ne var, ne yok’ görmüş olurdu. Bahsettiğim genel müdür çok başarılı bir insan kaynakları uzmanıydı, uzmanıdır.

Şirketi bünyesinde bir insan kaynakları bölümü bulundursun, bulundurmasın her patron/yöneticinin kütüphanesinde insan kaynakları yönetimine dair üç-beş kitap bulundurmaları, onları okumaları ve okuduklarını uygulayabilmeleri dileğimle …

15 Haziran 2009 tarihinde Aya Merdiven Kurduk.biz bloğumda yayınlamış olduğum bu yazı halen %1000 geçerliliğini korumaktadır. Teknoloji çok hız değişiyor, gündem çok hızlı değişiyor ama aradan neredeyse on beş yıl geçmiş olmasına rağmen İK'cılar olarak patron ve yöneticilere vermek istediğimiz mesajlar ne hikmetse bir türlü değişmiyor, değişemiyor. Buradan nereye varmalıyız sizce? 

Başarılı İnsan Yöneticisi Kimdir?

Dünyada bir tek zor var: İnsan

İnsanın anı anına uymaz. Dün başkaydı, yarın bambaşka olacak. İstekleri, hevesleri, hedefleri bitmez. Her insan kendi sonsuzluğunun bir yansımasıdır, bir evrendir. Şu koskoca evreni ne kadar az biliyorsak, insanı da o kadar az biliyoruz. Bilim istediği kadar elektrodları takarak, DNA içinde dolanarak insan evreninin haritasını çıkarmaya çalışsın, insana dair ancak ortalama bir açıklama yapabilir. Sonsuz olasılıklar evrenidir insan, mükemmellik kavramı da buradan çıkıyor zaten.

İnsan üzerine bütün bu açıklamalardan sonra hem kendisini, hem de ekibini yönetmek zorunda olan yöneticilere nasıl saygı duymayız? Çok zor iştir yöneticilik. Etrafımızda yönetici çoktur ama biliriz ki, herkes iyi yönetici olamaz. Yöneticilik çok ciddi bir kapasite, yetkinliktir.

Bu kadar zor bir pozisyon iken, pek çok kişinin de en büyük hevesidir yöneticilik. Yönetici olduktan sonraysa işin rengi kısa süre sonra değişir. Biz insan kaynakları bölümü olarak günümüzün büyük bir bölümünde çalışanların yöneticilerinden kaynaklı şikayetlerini veya yöneticilerin ekip üyelerine yönelik sert eleştirilerini dinleriz. Herkes çözüm ister, bizse sabırla empati kurar ama “çözüm budur” diyemeyiz. Çünkü çözümün sonsuz olasılık evreninde bir yerlerde olduğunu ve onu bulmanın büyük zaman, sabır, motivasyon gerektirdiğini biliriz. Oysa ne insanın, ne de iş hayatının böyle bir sabrı, zamanı, motivasyonu vardır.

Konu ne kadar kaotik, bulanık görünse de günün sonunda bir yöneticinin stratejilerini hayata geçirmek, sorumlu olduğu işleri yönetebilmek için iyi çalışan bir ekibe ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacını en akıllı ve etkili şekilde yürütmek üzere ben yöneticilere sırası ile iki konuya odaklanmalarını öneririm; önce öz yönetim, sonra ekip yönetimi. 

  • Öz Yönetim;
  1. Etik değerlerinize bağlı olun, bu konuda asla esnemeyin.
  2. Motivasyonunuz her zaman yüksek olsun.
  3. Özgüvenli ve alçakgönüllü olun.
  4. Meraklı olun, öğrenmek, anlamak için sürekli sorular sorun.
  5. Teknoloji dostu olun. Özellikle mesleğinizle bağlantılı teknolojik gelişmeleri yakından takip edin.
  6. Fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal zekanızın farkında olun. Öz farkındalığınızı yükseltmek için koçluk, mentorluk, vb. destekler alın, güvenilir kanallardan kendinize dair geri bildirim isteyin.
  7. İşinize hakim olun. İşiniz ile bağlantılı yerel ve global gelişmeleri, etkili uygulamaları takip edin.
  8. Yan disiplinlerle ilgili kendinizi sistemli ve çok yönlü şekilde sürekli geliştirin.
  9. Dünya ve yerel meselelerini takip edin. Bu konularda objektif olun.
  10. Güler yüzlü olun, mizah anlayışınızı geliştirin.
  11. Çalışkanlığınız ile rol model olun.
  12. Değişime açık olun.
  13. Sözlü, yazılı iletişiminize özen gösterin. Beden dilinizi etkili kullanın.
  14. Zorluklardan yılmayın.
  15. Ölçümlenebilir riskler alın.
  16. Şikayet etmeyin.
  • Ekip Yönetimi;
  1. Ekibin amaç, etik değerler ve çalışma disiplinini ekibinizle birlikte tanımlayın, yaşayın.
  2. Ekip üyelerinin teknik ve davranışsal yetkinliklerini yakından takip edin ve onları sürekli geliştirin.
  3. İşleri ve hedefleri ekip üyelerinin güçlü yetkinliklerini göz önünde bulundurarak dağıtın. İş rotasyonu yapın.
  4. Ekip üyeleri ile hem iş, hem de özel hayatı kavrayacak açık, samimi iletişim kurun. Ekibinizle düzenli aralıklarla birebir uyumlanma görüşmeleri yapın, ekip üyelerini dinleyin, onlarla ilgilenin.
  5. Katılımcı bir yönetim tarzını benimseyin. Uygun durumlarda ortak ekip kararı ile ilerlemeyi tercih edin. Onları güçlendirin.
  6. Ekip üyelerinin birbirine uyumlanmasını sağlayacak açık iletişim, paylaşım, yardımlaşma, eğlenme kültürünü yaratın, yaşatın.
  7. Ekip üyelerinden gelen iş iyileştirme ve geliştirme önerilerini ekip ile birlikte değerlendirin. Uygun olanların hayata geçirilmesi için gereken desteği verin.
  8. Ekip üyelerinin mesleki ve davranışsal kapasitesine güvenin, sorumluluk ve yetki devredin.
  9. İşleri mümkün olduğunca ölçümlenebilir yapılandırın ve ekip performansını yakından takip edin, anlık geri bildirim verin ve alın.
  10. İşin iyileşmesi ve gelişmesini sağlayacak, verimliliği arttıracak teknolojik çözümleri hızla kullanıma alın ve ekibin etkin birer teknoloji kullanıcısı (hatta geliştiricisi) olmasını sağlayın.
  11. Ekibin kariyer gelişimi ve başarısı için onların taleplerini dikkate alın, yönlendirmeleri yapın, destek verin.
  12. Ekibinizi takdir edin, başarıları kutlayın.
  13. Ekibin hatalarını sahiplenin. Hataların gelişim için fırsat olduğunu bilin, anlatın, çözüme odaklanın.
  14. İşin yürütümünde diğer bölümler, iş ortakları, tedarikçiler ile etkili işbirliğine geçilmesini sağlayın.
  15. Günlük, haftalık, aylık ekip toplantılarına büyük önem verin. İşlerin bütün ekip üyeleri tarafından takip edilebilmesini, ekip üyelerinin birbirlerinin işleri, zorluklarıyla empati kurmasını sağlayın.
  16. İş hakkında yaşanabilecek kriz senaryolarına hazırlıklı olun. Ekibinizin kriz alternatifleri üzerine farkındalığını yüksek tutun. Bir kriz yönetimi ekibi kurun.

Kanımca iyi bir insan yöneticisi olmanın uzun vadedeki en büyük kanıtı, yıllar içinde yönettiği insanların bir kişiyi “unutulmaz yöneticimdir, beni -ben- yapan insandır, bugün bulunduğum noktayı ona borçluyum” diye anmasıdır.

İnsanın ve insan yönetmenin zor olduğunu yazarak başladım. Konu üzerine üç ilham veren sözle de yazımı bitireyim;

Kendini yönetirsen dünyayı yönetecek gücü bulabilirsin. Platon

Kendine usta diyebilmen için; önce ustanı geçeceksin, sonra seni geçecek bir öğrenci yetiştireceksin. Japon Atasözü

Toplumsal gelişmenin de, çürümenin de temelinde, yöneticilerin tavırları yatar. Mustafa Kemal Atatürk

Benden Lider Olur Mu?


Rectra Danışmanlık
‘ın kurucusu sevgili Murat Arslan ile, 17Aralık 2020 Perşembe günü Keep In Mind söyleşilerinin ikincisinde, “Benden Lider Olur Mu?” sorusuna cevap vermek üzere birlikteydik. Söyleşiye katılmak üzere başvuranların %70’ini bir araya getirebilmiş olmak büyük mutluluktu.

Keep In Mind’ın formatı çerçevesinde bana verilen 33 dakikayı en etkili şekilde kullanmak için bayağı çaba sarfettim. Nereden baksanız konu derin, anlatılacaklar ve örnekler çoktu.

Paylaşımlarımda üç merak edilen soruya yanıt verdim;

  • Lider doğulur mu, olunur mu?
  • Liderlik süreci nasıl işler?
  • Lider olmanın maliyetleri bireye nelerdir?

Liderlik sürecini üç ana ve alt adımları ve gereklilikleri ile paylaştım.

Söyleşinin bana ayrılan bölümünün sonundaki kitap tavsiyelerinin de çok değerli olduğunu düşünüyorum.

Keyifli izlemeler dilerim.

7 Adımda Yüksek Performanslı Ekip Olmak

Bugüne kadar iş hayatımda “Şirketimin başarısız olmasını istiyorum” diyen tek bir yönetici veya çalışan görmedim, duymadım. Hatta şirketimizin kazandığı başarıların büyüklüğü, ister süreçte pay sahibi olalım, ister olmayalım bizi etkiler, mutlu eder, gurur duymamızı sağlar. Başarılı sıfatına sahip olmuş şirketleri incelediğimizde ise karşımıza ilk çıkan değer yüksek performanslı ekiplerdir.

Yüksek performanslı ekip deyince akıllara işine dört elle sarılan, sonuç kadar sürecin mükemmelliğine de odaklanan, birbirine destek olan, birbirini kollayan ekip üyeleri gelir. Yazarken kolay ancak gerçek hayatta bir araya getirmesi oldukça zor, nokta atışı tanımlar bunlar. Peki, yüksek performanslı ekip olmayı daha netleştirecek şekilde yedi adımda incelesek karşımıza nasıl bir yol haritası çıkar, gelin bakalım:

  1. Adım; Güven, Yakın Takip ve Karşılıklı Sorumluluk

Yüksek performanslı ekiplerde, yönetici ve çalışanlarının özenle uydukları, yazılı olmayan, hatta bütünüyle içgüdüsel gelişen, birbirine karşı güven, birbirini takip etme ve birbirine karşı sorumlu olma davranışını gözlemleyebiliriz.

  1. Adım; Soru Sormak, Aktif Dinlemek ve Empati

Yüksek performanslı ekipler öncelikli olarak iletişim konusunda başarılıdır. İletişimden kasıt sadece konuşmak, yönetici ve ekip üyelerinin kendilerini ifade etmeleri değildir. Onlar konuşmaktan çok birbirlerine soru sorarlar. Soru sormak karşımızdaki kişinin duygu ve düşüncelerine öncelik verdiğimizin göstergesidir. Empatinin başlangıcıdır. Yönetici ve ekip üyelerinin birbirlerine sordukları akıllı sorular ve ardından gelen cevaplar ortak aklın da tetiklenmesini sağlar.

  1. Adım; Çok Yönlü ve Anlık Geri Bildirim

Yüksek performansı en çok besleyen, bir iletişim metodu olan anlık geri bildirim alıp vermektir. İş dahilinde veya dışında hiçbir duygu, düşünce, öneri, yapıcı eleştiriyi ‘yarın’ı beklemeden yönetici ve ekip üyeleriyle paylaşmak ekip içi güveni güçlendirir. Geri bildirim alışverişinin müşteri ve tedarikçilerle de düzenli olarak yapılması performans artışını mutlak şekilde destekler.

  1. Adım; Ödül ve Takdir

Başarı demek pek çok insanın zihninde ‘kupa kaldırmak’ şeklinde algılanır. Oysa ki, bizler iş hayatında sürekli akan iş süreçlerinin peşinden koşturuyoruz. Büyük başarılar öyle sık sık gelmiyor. Bu nedenle yüksek performanslı ekipler yol üstündeki küçük kazanımları da takdir etmek ve ödüllendirmek konusunda birbirlerine yönelik bonkörler.

  1. Adım; Ortak Problem, Ortak Akıl

Yüksek performanslı ekiplerin bakış açısına göre strateji, iş veya insan kaynaklı çıkabilecek bütün problemler öğrenme ve gelişme fırsatı barındırır. Dolayısıyla problemler de, çözümleri de ekipçe sahiplenilir. Ekip problem yaşanırken ortak akıl kullanılarak çözüme, çözüme ulaşıldıktan sonra da problemin kök nedenine bir daha yaşanmaması adına odaklanır ve iyileşme süreci gerçekleştirilir.

  1. Adım; Çok Yönlü Düzenli Veri ve Bilgi Paylaşımı

Bilgi çağında yaşadığının farkında olan yüksek performanslı ekipler, teknolojinin getirdiği avantajları, veri ve bilgi paylaşımı yazılım ve uygulama çözüm ortaklarını en verimli şekilde kullanır. Veri ve bilginin bolluğu, şeffaflığı aslen bütün ekiplerin önündeki en büyük sınavdır. Yüksek performanslı ekipler önceki adımlarda belirtilen doğru davranışları sergileyerek veri ve bilgiden kaynaklı riski başarıyla fırsata dönüştürürler. Birlikte katma değer yaratırlar.

  1. Adım; Sürekli Çok Yönlü Öğrenme ve Gelişme

Yüksek performanslı ekiplerin hem yönetici, hem de ekip üyeleri kendi kendilerine öğrenmek yetkinliğine sahiptir. Ekip yöneticisi bir performans koçu ve mentoru olarak ekip üyelerinin öğrenme ve gelişimini sürekli destekler, yönlendirir. Ekip, beyin fırtınası, odak grup, vaka çalışması gibi metotlarla hem değişik tecrübelerden, hem de diğer ekip üyelerinin fikir, öneri, eleştiri ve itirazlarından farklı açıları analiz eder, değerlendirir, deneyimler ve sonuçta birlikte büyürler.

Yönetici Ne Yönetir?

first-time-manager

Yönetici eğitimlerimde kullandığım en önemli soru “Yönetici ne yönetir?” dir.

Elbette soruya gelen cevapların hiç biri yanlış olmaz. Her cevap büyük yap-bozun bir parçası gibidir.

Tecrübeden kaynaklı zihninizde beliren cevapların yanında yöneticiliğin bir de teknik açılımı var, gelin biz ona bakalım.

Yönetici üç şeyi yönetir:

  1. Strateji

Strateji, bir amaca ulaşmak için tercih edilen yollar ve bu yollar üstünde kullanılacak yöntemler bütünüdür.

Yönetici ise, şirketinin amaç ve hedeflerini gerçekleştirecek bölüm yol ve yöntemlerini tanımlamak ve bunları hayata geçirmekten sorumludur. Strateji kısa, orta, uzun vadeli olabilir.

Stratejiyi gerçekleştirirken pazarlar, ürünler, müşteriler, işler hakkında önceliklendirme yapmak ve önceliklere odaklanmak başarıyı getirir.

  1. İş 

Stratejiyi gerçekleştirecek yollar üzerinde farklı iş süreçleri çerçevesinde çalışırız.

Bölüm işlerinin istenen zamanda, miktarda, kalitede gerçekleştirilmesi bir yöneticinin ana görevidir. İstenen seviyenin ilerisine geçebilmekse katma değer üretmektir. Üst yönetim katma değer ürettirebilen yöneticileri sever, tercih eder, terfi ettirir.

  1. İnsan

Bir iş sürecini gerçekleştirirken bir veya birden çok insan görev alabilir.

Yönetici iş yapmaktan ziyade, iş yaptırtandır. Stratejisini gerçekleştirecek işlerin kimler tarafından, nasıl yapılacağını yönetici belirler.

En iyi yöneticiler ekibindeki insanların hangi mesleki ve davranışsal yetkinliklerde güçlü olduğunu bilirler. İşleri ekip üyelerinin güçlü yetkinlikleri üzerinden dağıtırlar. Çünkü insanların güçlü oldukları yetkinlikleri üzerinden zorladıklarında daha kısa sürede, daha fazla katma değer ürettirebileceklerini bilirler.

İnsan yönetimi ciddi bir takip, geri bildirim, geliştirme, motivasyon ve zorlama işidir. Ve bu beşini de iyi yapabilen yönetici bulmak pek zordur.

 

İyi Yönetici Olmak Mı?

Şirketlerin istikrarı ve sürdürülebilirliği için yöneticiler kilit noktadalar.

Çünkü onlar, şirketlerde iyi insanların varolmasında da, yok olmasında da büyük oranda ana nedenler. Dolayısıyla bütün dünyada iş alemi şu soruları ısrarla soruyor ve cevaplar arıyor:

“İyi yönetici kimdir ve iyi yönetici nasıl olunur?”

Bu kritik soruların cevaplarını Google da çok merak ediyor ve bütün şirketlere ilham verebilecek Oksijen Projesini başlatıyor. Amaç, şirket içinde “iyi yönetici” olarak tanımlanan insanların neden iyi kabul edildiklerini tanımlayabilmek.

Araştırmanın sonucunda 10 yetkinlik çıkıyor.

  1. İyi koç ve mentorlar; potansiyeli performansa dönüştürüyorlar.
  2. Mikro yönetim uygulamıyorlar, ekiplerine güç devrediyorlar
  3. Üretkenler ve sonuçlara odaklılar
  4. İyi iletişimciler, dinliyorlar ve bilgi paylaşıyorlar
  5. Kariyer gelişimini destekliyorlar ve performansı tartışıyorlar
  6. Ekip için net vizyon ve stratejileri var
  7. Ekibe tavsiyeler verecek seviyede anahtar teknik yetkinliklere sahipler.
  8. Kurumda herkesle işbirliği halindeler.
  9. Güçlü birer karar vericiler.
  10. Kapsayıcı iş ortamı yaratıyorlar, ekip üyelerini karar mekanizmasına katıyorlar, onların başarı ve iyi olmalarıyla ilgileniyorlar.

Maddeler yoruma, tartışmaya açık. Bu on maddeyi okuyanlar arasında “bizim memlekette yok böyle insanlar” diyen de var, “böyle insan zaten ülkede durmaz” diyen de.

Ben bu kadar olumsuz değilim çünkü yukarıdaki davranışları sergileyen pek çok yönetici ile çalıştım, çalışmaya devam ediyorum. Ama günün sonunda ister yönetici, ister potansiyel yönetici adayı, herkes aynaya “ben ne yapıyorum, ben olsam ne yapardım?” diye bakmalı.

Size tavsiyem eğer bir yöneticiyseniz kendinize yukarıdaki maddeler üzerinden 1 ile 10 arasında puan verin. Eğer süreci daha etkili kılmak istiyorsanız, ekibinizden de sizi puanlamalarını isteyin. Kanımca böyle bir geri bildirim, bir yönetici için dünyanın en kıymetli kişisel gelişim aracıdır.