Kategori arşivi: Sosyal Medya

Büyük Laflar; Vizyonunuz Tanımlı Mı?

Bundan tam on dört yıl önce,  30 Mayıs 2009’da aşağıdaki blog yazımı yayınlamışım.

Bazen de ileri veya geri gitmek olmuyor. Ben on dört yıl önce neredeysem şu anda da aynı noktadayım.

.

Çok şanslıyım ki, vizyon sahibi yöneticilerle çalıştım bugüne kadar. Vizyon sahibi olmak iş hayatında çok önemli bir erdem. Hatta insan kaynakları terminolojisini kullanarak, bir liderin sahip olması gereken en önemli yetkinlik de diyebiliriz.

Vizyon deyince aklıma üç soru geliyor;

Nedir vizyon sahibi olmak ?

Türkçe sözlük vizyon kelimesi için “uzak görüşlülük, geniş görüşlülük, uzgörü” karşılığını getirmiş. Ben de iş hayatı ile birlikte kullanıldığında vizyon kelimesine bir ek getirmek istiyorum; tanımlı vizyon. Bir iş sahibi veya yönetici kafasındaki vizyonu formule edebilmelidir. Eğer şirketiniz sizin ‘uzak görüşlülük, geniş görüşlülüğünüz’ yolunda yürüyecekse, o yolda yürüyen ekibiniz de nereye gittiğini bilmelidir.

Nasıl vizyon sahibi olunur?

Çok çalışarak, çok okuyarak, çok düşünerek, çok araştırarak, sürekli soru sorarak ve çok dinleyerek. Vizyon sahibi lider deyince benim aklıma hep Mustafa Kemal Atatürk gelir. Onun son nefesine kadar çalıştığını, ne kadar çok kitap okuduğunu, hep araştırdığını, sürekli yazdığını, çevresine her vesile ile sorular sorduğunu ve cevapları dinlediğini hatırlarım. Sarfettiği her cümle adeta onun vizyonunun formüle edilmiş halidir ve milletini bu vizyonda çalışmak üzere sürekli yönlendirir. Onun vizyonu ‘ilelebet payidar bağımsız, uygar ve gelişmiş Türkiye‘dir.

Bir kurumun başarılı olabilmesi için vizyon sahibi bir patron veya yönetici yeter mi ?

Hayır, gerekli sayıda ve niteliklerdeki insan kaynağı olmaz ise başarı elde edilemez. Bu aşamada da vizyon sahibi iş sahibi veya yönetici “gerekli insan kaynağı sayısı nedir ve nitelikleri nelerdir?” tanımlamasını mümkün olduğunca detaylı ve yazılı yapmalıdır.  Çünkü çoğunlukla arzu edilenle gerçekleşen yüzde yüz örtüşmez ve tanımlamalar sürekli güncelleme gerektirir. İnsan kaynaklarına ait sayısal ve niteliksel bilgilerin yazılı takip edilmesi zaman, enerji ve motivasyon kaybetmemek adına çok önemlidir.

.

Siz ne düşünüyorsunuz? Geçen on dört yılda teknoloji roket hızıyla değişmiş olabilir ancak insan ve yönetim bilimleri aslen değişmiyor. Her ikisinin de ihtiyaçları ve çözümleri beş bin önce aynıydı, şimdi de, beş bin yıl sonra da aynı olacak; Netlik, istikrar ve gelişim. Sonuç: GÜVEN

Büyük laflar üretmeye çalışmak gereksiz. Bu oynak, zor, kaotik, ölçüsüz zamanlarda hem bireysel hem de kurumsal vizyonumuzun sadece “Güvenilirlik” olması bence yeterince iddialıdır. Ne dersiniz?

Kaynağım İnsan 14 Yaşında


9 Ekim 2009 – Türkiye’nin ilk insan kaynakları bloğu Kaynağım İnsan açıldı. 

Acaba yıllar sonra ‘Türkiye’nin Web Tarihi‘ diye bir kitap yazılacak olsa yukarıdaki cümle içinde yer alacak mı? Bunu düşünmek bile bana büyük keyif veriyor.

2005 yılından bugüne süren blog yazma maceramın son ve istikrarlı durağı Kaynağım İnsan. Sadece bir insan kaynakları bloğu olarak başlayan ve bütün iş hayatımı dönüştüren, iş dünyasındaki kimliğim haline gelen öz değerim, biricik web güncem. İyi ki seni açtım, iyi ki yıllarca yazdım, iyi ki varsın ve var olmaya devam edeceksin.

Kaynağım İnsan’ın açtığı yoldan pek çok insan kaynaklarına gönül veren genç blog yazma serüvenine girdi ve şimdi bir çoğu meslek yolculuklarının farklı kulvarlarında başarıyla ilerliyorlar. Çoğu yazmayı bıraktı belki ancak eminim blog yazmak zihinlerinde, sosyal çevrelerinde onlara önemli pencereler, kapılar araladı.

Ben Kaynağım İnsan’ı en çok kartvizitim olarak kullanmayı sevdim. ‘Beni tanımak istiyorsanız bloğumu okuyun’ dedim insanlara. On dört yıl içinde yazdıklarımla ilgilenen okuyucularım bana bazen sorular, bazen de tekliflerle geldiler. Aklımın ucundan geçmeyen diyarlara yelken açmamı sağladılar. Bugün bir proje danışmanı, bir eğitmen, bir mentor isem hep Kaynağım İnsan sayesinde. İş hayatımda en çok neye inandım diye düşündüğümde ilk cevabım “Bloğuma” oluyor. İpek’in kendisi kanlı canlı, hercai ama ürettikleri, kayıt altına aldıkları yani korudukları, onu kuantum bilincine ulaştırıyor, ona istikrar sağlıyor. Ben, beni oluşturduğunu düşündüğüm parçalardan çok daha büyüğüm diyorum kendime her sabah. Her güne kelime kelime inşa ettiğim cümlelerimi kuşanarak akıyorum. Ben yazmanın, yazarak düşünebilmenin, yazarak kendimi, dünyayı anlamanın büyüsüne inanıyorum, inanmaya devam edeceğim.

Kaynağım İnsan yolculuğumda ilk günden itibaren benimle olan, el veren, aklını paylaşan, ilgi gösteren herkese çok teşekkür ederim. Söz uçucu, yazı kalıcı, yazarak nefeslenmeye, büyümeye devam …

 

Sevginin Tarifi

Sosyal ağlarda beni besleyen hesapları takip etmeye özen gösteriyorum. Öyle düşündürücü, öyle eğlendirici gönderiler oluyor ki, bazen dakikalarca zihnimi meşgul ediyor.

Geçenlerde çocuk gelişimi ile ilgili takip ettiğim bir hesapta bazı sorular yayınlandı. Diyordu ki “Çocuğunuzla diyolog kurmak istiyorsanız bu soruları ona yöneltin”. Ben de kızıma soruları sormadan önce kendimi merceğe koydum ve bu çok hoşuma gitti. Önce içimdeki çocuk, sonra özgür insan, nihayetinde de ateşli aktivist herekete geçti. Bir kaç soru daha olsa “Nerede devrim? Ben niye orada değilim?” diye bağırmaya bile başlayabilirdim.

Bu kadar gevezeliğin üstüne buyrun size beş güzel soru;

Şu anda gerçek hayatta karşılaşmak istediğin o kişi kim? Neden?

Şu anda bir yere ışınlanabilecek olsan orası neresi olurdu? Neden?

On iki saat sürecek bir uçak yolculuğunda kimin yanında oturmasını isterdin? Neden?

Bir günlüğüne öğretmen olsan bütün dünyaya hangi konuyu öğretmek isterdin? Neden?

Bir günlüğüne ülkenin başkanı olsan yapacağın ilk şey ne olurdu? Neden?

Sorgulama soru kalıbı olan ‘neden’ aslında bireysel farkındalığımızı arttırmaya hizmet eder. İnsanlar üstüne düşünmek gerektiği için kendilerine ‘neden?’ diye sorulmasından sıklıkla hoşlanmazlar. Ancak dilerim sizin de yukarıdaki sorulara cevaplarınızı düşünürken içinizde ‘pırrrrr’ kıvamında bir heyecan, “hmmm” tadında bir neşe, “şşşşşş” havasında bir gizlenme hissi belirmiştir.

Sorular birbirimize ilgi göstermek, birbirimizi tanımak, anlamak, empati kurmak için en önemli enstrümandır. Sevgi eğer yemekse, sorular tariflerdir ve böyle milyonlarca tarif var denenebilecek. Bazı tariflerden gerçekten çok lezzetli tatlar çıkar. Sözün özü, tatlar sadece damak zevki için değildir, bazı tatlar da aklı renklendirmek, şekillendirmek, büyütmek içindir.

Afiyet olsun.

Etkili CV Hazırlamak

Ankara Üniversite Hukuk Fakültesi Fikir Platformu’na Etkili CV Yazmak konusunda bilgi vermek üzere konuk oldum.

Youtube üzerinden canlı olarak Ankara Hukuk 3. sınıf öğrencisi olan Melike ile gerçekleştirdiğimiz yayında, bir hukuk öğrencisinin staj veya mezuniyet sonrası iş ararken nasıl bir özgeçmişle dikkati çekebileceğini detaylı şekilde ele aldık. Yayının son bölümünde de gelen soruları cevapladım.

Hukuk öğrencileri için özgeçmişi zenginleştirecek ve ancak okul döneminde kazanabilecekleri tecrübeler ve yapabilecekleri aktiviteler var.

Aslında benzer içerikler bütün bölümler, hatta hali hazırda iş hayatının içindeki bütün profesyoneller için geçerli. Üretken ve kendini sürekli geliştiren insan olmak sadece hukuk bölümünde okuyan gençlerden beklediğimiz yetkinlikler değil. Herkesten bekliyoruz.

Adalet, hukuk sistemi Türkiye’nin istikrarlı büyümesi için ana çark. Bana göre diğerleri de eğitim ve ekonomi. Doğru işleyen, güncel bir adalet sistemi toplumun, yatırımcının, girişimcinin kendisini güvende hissetmesi demek. Güvenin ayağa kaldırdığı diğer iki güç de eğitim ve paralelinde ekonomik oluyor. Gerisi teferruat.

Teşekkür ederim geleceğin parlak hukukçuları, dilerim yollarımız başka zamanlarda da kesişir. ?

Videoyu izlemek için tıklayınız. 

 

İK’cılar İçin Clubhouse – Ne / Neden / Nasıl?

Ara ara kendi kendime düşünüyordum; Facebook, Twitter, Linkedin, Instagram, TikTok … bakalım bir sonraki “vay be” dedirttirecek ağ ne olacak, nasıl olacak?

Ve geldi.

Son iki haftadır farklı şekillerde duyduğum sesli sosyal medya uygulaması Clubhouse’u dört gün önce cep telefonuma indirdim. Davet usulüyle platforma girildiğini kayıt işlemi sonrasında ekranda   beliren “Bekle” yönergesinden öğrendim. Derken sevgili meslektaşım Selçuk Alimdar beni platforma dahil etti. Hatta ilk sesli görüşmemi de kendisi ile yaptım. “Nasıl bir yer burası Selçuk Bey?” diye ilk ona sordum, bana anlattı. Kendisine buradan sevgilerimi ve teşekkürlerimi iletiyorum. ?

Aradan geçen beş gün içinde serbest zamanlarımın çoğunu platformda geçirdim. Birbirinden besleyici odalarda, harika insanlardan, bambaşka gerçek hayat hikayeleri, başarılar/başarısızlıklar, girişimler, görüşler, bilgiler dinledim. Ara ara ben de söz aldım, kendimi tanıttım, tecrübelerimden, tercihlerimden bahsettim. İK mesleği çerçevesinde gelen sorulara cevap verdim, bilgilendirmeler yaptım.

Sözün özü, ben Clubhouse’u beğendim. ?

Duyduğum kadarıyla Mark Zuckerberg platforma gelip bir süre zaman geçirmiş ve ekibine benzer bir uygulama geliştirmesi yönünde talimat vermiş. Bana kalırsa uygulama geliştirmek değil, Clubhouse’ı ilk başta satın almaya çalışacaktır. ?

Diğer taraftan Almanya Tüketici Dernekleri Clubhouse’a dava açmış. Gerekçesi kullanıcılarının telefon rehberlerine erişim sağlıyor olması. Bu arada uygulamanın sizden onay isteyen bütün ekranları İngilizce. Elbette çok dilli olmaması teknik olarak ciddi bir eksiklik. Kısacası Clubhouse’ın ilk günden özellikle Avrupa ülkeleri ile başı belaya girmiş görünüyor.  ❌

Kim bilir önümüzdeki günlerde neler olacak?

.

Gelelim biz insan kaynakları uzmanlarının Clubhouse’dan nasıl faydalanabileceğine. Şu kısacık tecrübelenme sürecini on madde ile size özetleyebilirim:

  1. Çok farklı meslek kollarından nitelikli, potansiyeli yüksek insanlara ulaşmak için şaşırtıcı şekilde ideal bir platform.
  2. Mesleğinde uzman, hayat tecrübeleri derin, bilgi dağarcıkları geniş insanları dinleyerek, sorular sorarak öğrenme ve gelişme sürecinizi destekleyebilirsiniz.
  3. Farklı konularda birikimleri olan insanları sosyal ağınıza katabilirsiniz. Katmalısınız.
  4. Beğendiğiniz insanları takibe aldığınızda onların dahil olduğu içeriği güçlü odalar sizin de önünüze gelmeye başlıyor.
  5. Odalarda kurduğunuz etkileşimi katma değerli iş ilişkileri geliştirmek için gerçek hayatınıza transfer edebilirsiniz.
  6. Kendiniz bir oda açıp moderasyon yaparak dinleyicilerinize değer yaratabilirsiniz.
  7. Odalarda söz alarak kalabalık insan kitlesine hitap etme tecrübenizi geliştirebilir, iyileştirebilirsiniz.
  8. İş arayışı içindeyseniz, iş dünyası ile ilgili odalarda söz alarak kendinizi tanıtabilir, iş fırsatı yaratabilirsiniz.
  9. Yabancı odalara girerek yurtdışının gündemini, paylaşımlarını takip edebilirsiniz.
  10. Serbest zamanlarınızı çok keyifli, paylaşım içinde geçirebilirsiniz.

Clubhouse’daki ilk günümde çok fazla yabancı odalarda vakit geçirdim. Dikkatimi öncelikli çeken konu, yabancı kullanıcıların bio/profil bilgilerini özenle kaydetmiş olmalarıydı.

Özenle derken neyi kasdediyorum, biraz açayım;

Tabii ki Clubhouse bir CV bırakma platformu değil, sesli sosyalleşme ağı. Ancak girdiğiniz odada biri söz aldığında “Kim bu kişi acaba?” diye merakla profiline bakıyorsunuz. Kolayca okuyabileceğiniz, bilgilendirici içerik görünce “Hmmm” diyorsunuz, “Ben bu kişiyi takibe alayım”. Bu nedenle kendiniz hakkında vereceğiniz bilgi özgün olsun. Ne çok uzun, ne çok kısa. İş, hobi, görüş, duruş, artık hayatta kendinizi nasıl konumlandırıyorsanız. Elbette bio/profilinizi boş da bırakabilirsiniz. Nihayetinde temsil şekli sizin tercihiniz.

Peki insan kaynakları odaklı odalar açılmaya başladı mı? Evet. Meslekdaşımız Bülent Büyüksayar insan kaynakları merkezli farklı konu başlıkları ile düzenli olarak oturumlar düzenlemeye başladı. Ben bugün ilk defa kendisinin açtığı odaya katılarak söz aldım. Onu mutlaka takibe almalısınız ? @buyuksayar

Clubhouse’a şu an sadece İOS kullanıcıları dahil olabiliyor. Uygulama mutlaka önümüzdeki günlerde Android kullanıcılarına da hitap eder hale getirilecektir.

Eğer siz de Clubhouse’a katılırsanız, kullanıcı ismim yine @ipekaral23.

Lütfen takipleşelim. ?

Kaynağım İnsan . 1 Dakika Canlı

11 yıldır blog yazmanın ötesinde içerik üretme isteğim beni Instagram’a, Instagram’da @kaynagiminsan2 hesabımı açmaya götürdü. Amacım insan kaynakları yönetimi ile ilgili yerli, yabancı kaynaklı bilgi paylaşmaktı. Bir çeşit İKY bilgi havuzu diyelim.

Derken akış beni insan kaynakları yönetimi ile ilgili canlı yayın yapma fikrine götürdü. Ancak iş yoğunluğum ve iş programımın lokasyon olarak karışıklığı nedeniyle belirli bir gün ve saatte yayın yapamayacağıma kanaat getirdim.

‘Ne yapabilirim?’ diye düşündüm. Özgür kalabileceğim, uygun olduğum anda yayına geçip kayıt alabileceğim, istikrarlı ve beni teknik anlamda üzmeyecek bir format olmalıydı. Ve fikir seri şekilde zihnimde belirdi:

Kaynağım İnsan . 1 Dakika Canlı 

 

Ne yapıyorum Kaynağım Knsan . 1 Dakika Canlı yayınlarında? 

İnsan kaynakları yönetimi üzerine takipçilerimin, İK profesyonellerinin ve meraklılarının sorularını cevaplıyorum. Her gün 1 soru.

Hedefim; 

Önümüzdeki 365 gün boyunca, her gün insan kaynakları yönetimi üzerine yayın yaparak bilgi, tecrübe, görüş paylaşmak.

Şimdiye kadar neler oldu? 

Yayına 1 Eylül 2020 itibariyle başladım. Şimdiye kadar sekiz önemli soruya cevap verdim. @kaynagiminsan2 hesabına girerek siz de IGTV videolarını seyredebilir ve merak ettiğiniz insan kaynakları yönetimi sorularını bana yazabilirsiniz. Hepsini bir güne yerleştirip cevaplayacağım.

Ya sonrası?

365 gün boyunca birikecek soru-cevap etabı için de sonrasında farklı planlarım var ?

Evde Korona Günlüğü, Gün 55, 15 Mayıs 2020

Bugün sabah sporu, kahvaltı ve görüntülü toplantım sonrasında heyecanla Instagram canlı yayınım için geri sayıma başladım.

Dün yaşadığım ani kesinti ve cep uygulamasının çökmesi sonrasında tedirgindim. Bir daha aynı sıkıntıyı yaşamak istemiyordum.

Saat 13:30’da yayına başladım. Dünya siyasi ve ekonomi tarihi için dev isimler olan olan Adam Smith’in Milletlerin Zenginliği ve Karl Marx – Friedrich Engels’in Komünist Manifesto kitap özetlerini paylaşacaktım. Neyse ki yayın süresince hiç bir kesinti olmadı. Ancak asıl sürprizi yayından sonra yaşadım.

28 Nisan’dan bugüne kadar devam eden canlı yayınlarım Instagram hikaye bölümünde 24 saat yayında kalıyordu. Hesap ayarlarım üzerinden yayınları kaydetme tercihini yapmış olsam bile bir türlü yayınlar arşive girmiyordu. Ben de açıkçası yayınların arşivlenmesini pek de önemsemediğim için Instagram ayarlarını kurcalamayı kestim.

Ama bugün yayın sonrasında yayın kaydının IGTV üzerinden hesabıma aktarıldığını gördüm. Yani artık istenildiği zaman, isteyen kişi kitap özetlerini seyredebilir. 17 günlük, toplam 33 kitabın özeti uçtu gitti. Olsun, bundan sonrakiler benimle kalacak. ?

.

Dört günlük evde oturma süreci başladı. Gelecek haftaya çok işim var. Hazırlamam gereken önemli bir sunum, bir projem çerçevesinde oluşturacağım video içerikleri, canlı yayın için etüd edeceğim kitap özetlerim ve yazarlar ….

Çalış İpek çalış. ✍️???

.

Washington Post – 15.5.2020 Korona Virüs Dünya Raporu (Toplam Vefat – Toplam Vaka ve ilk 23 ülke )

Evde Korona Günlüğü, Gün 54, 14 Mayıs 2020

Sabah sporu, kahvaltı ve sanal toplantı iptali.

Hemen ardından gelen çok önemli bir proje haberi. Parmaklarımı çapraz yaptım, bütün gerekli güncellemeleri yaparak bu çok istediğim projenin gelişimini takip ediyorum. ?

.

Bugün Instagram canlı yayınımda talihsiz bir olay oldu. Yayın 43. dakikasında kesildi. Nedendir bilinmez, cep uygulamasının fonksiyonları çalışmaz hale geldi. Hatta uygulamayı silip tekrar yüklemek zorunda kaldım.

Yayını bitirememek bir yandan, bir yandan 43 dakikanın uçup gitmesi … çok üzüldüm.

Konuştuğum konu da bayağı ağırdı. Dilimin döndüğü ve birbiriyle ilişkilendirebildiğim kadarıyla, geçtiğimiz günlerde ve bugün paylaşacağımı duyurduğum 6-7 kitap özeti üzerinden, 16,17,18,19, 20 ve 21. yüzyıl siyaset bilimi ana aktörlerini ve olay örüntülerini anlatıyordum. Tam sıra Karl Marx ve Friedrich Engels’in Komünist Manifesto’suna gelmişti ki, çat …. yayın koptu ve bir daha da yayını başlatamadım. Belki de fazla konuştuğumdandır …?

Yarın yayına kaldığım yerden devam edeceğim. Hedefim konuyu 21. yüzyıla bağlamak ve geleceği masaya koymak.

İnsan canlı yayında konuşurken, hele ki konu ağır olunca, kim var takip eden bakamıyor. Ancak yayın sonrasında kaydı tekrar izlediğimde mesajları okuyabiliyorum. Ama bugün yayın koptuktan sonra gelen mesajlardan yayınları severek takip edenler olduğunu gördüm. “Ne oldu birden?” diye soranlar oldu. Veya bazı takipçiler “bugünün paylaşımı niye yok?” diye mesaj attılar. Paylaşımlarımın faydalı olduğuna dair geri bildirim almak çok güzel. Teşekkür ederim. ? Bana da büyük faydası oluyor.

.

Washington Post – 14.5.2020 Korona Virüs Dünya Raporu (Toplam Vefat – Toplam Vaka ve ilk 23 ülke )

 

 

 

 

Evde Korona Günlüğü, Gün 44, 4 Mayıs 2020

Sokağa çıkma yasağı ertesi çok yoğun bir gün geçirdim. İki görüntülü toplantı, bir canlı yayın, 3 uzun telefon görüşmesi, eposta trafiği derken akşam nasıl geldi anlamadım. Sonrasında market alışverişi, hooop 4 Mayıs Pazartesi günü bitti.

.

Youtube’a bir Elon Musk haberi nedeniyle bakarken bir başka video dikkatimi çekti. Sadhguru’nun Elon Musk ve insanın evrimi üzerine olan 6 dakikalık konuşmasından bahsediyorum.

Doğu mistisizmiyle ilgilenenler Sadhguru’yu mutlaka bilir. 15 bin yıllık yoga felsefini günümüzde dünyaya en kapsamlı, en bilgi ve bilimle harmanlayarak tanıtan kişisidir Sadhguru.

Youtube’da kendi kanalında sadece 5 milyon takipçisi, farklı kanallarla birlikte de yüzlerce videosu vardır. Pek çok konu başlığında bilim ile mistisizmi harmanlar, kıvrak zekası, esprileriyle insanları konuşmalarında adeta büyüler.

Harvard, Yale, Oxford, BM, Dünya Ekonomik Forumu gibi ciddi platformlarda konuşmacı, panelist olarak ağırlanır. Politikayla ilgilenmez ama memleketi Hindistan’da siyasi liderler onun ufacık bir desteğini alabilmeyi çok önemser. 2019 yılı Temmuz ayında Konya’ya gelerek Mevlana Müzesi’ni ziyaret etmiştir.

Benim bugün ilgimi çeken videoda Sadhguru insanın evriminin ancak kozmik sistemdeki bir değişimle olabileceğini anlatıyor. Yoksa insan beynindeki nöron sayısını veya büyüklüğünü arttırmaya çalışmanın hiç bir işe yaramayacağını, hatta imkansızlığını vurguluyor. Sinirbilim, insanın evrimi ile ilgilenenler için dinlemesi ilginç gelebilir.

..

Washington Post – 4.5.2020 Korona Virüs Dünya Raporu (Toplam Vefat – Toplam Vaka ve ilk 23 ülke )

 

 

Evde Korona Günlüğü, Gün 39, 29 Nisan 2020

Kırk dakika süren sabah sporum sonrasında hazırlanarak dışarı çıktım. Bugün sokak ve caddeler tenhaydı.

İlk durağım THY Elmadağ satış ofisiydi. Elimde biri yurtiçi, biri de yurtdışı iade işlemine sokmam gereken uçak biletleri bulunuyor. Ancak satış ofisi kapalıydı. İşimi internet üzerinden halletmem gerekecek. THY bilet iadesine farklı opsiyonlar sunuyor ancak hangisi benim derdime en iyi çare olur bilemiyorum. Zaten bu nedenle satış ofisine gitmiştim. Eğer bu konuda bana desteğiniz olabilirse lütfen bana mesaj yazın. ???

İkinci durağım haftalardır evlerine gitmediğim anne ve babamdı. En azından camdan merhaba demek, ufak bir de siparişlerini almak bana iyi geldi. ?

Üçüncü noktamsa krizin başından bugüne yoğun önlemler içinde çalışarak ofisi kapatmayan mali müşavirim oldu. Bazı resmi evraklarımı ekibe teslim ettim.

Dönüş yolumu da market alışverişi ile şenlendirdim. Elim kolum torbalar içinde eve vardım. Bu büyük yürüyüş turunu yakın gelecekte tekrarlayacak gerekçeler üretmeye zihnimde şimdiden başladım. ?

.

Günün en spontane gelişen olayı ise Instagramdan yaptığım ve her gün saat 13:30’da yapmaya devam etmeyi planladığım canlı yayındı.

@ipekaral23 hesabımdan izleyebileceğiniz bugünün yayınında yukarıda fotoğrafta göreceğiniz dört kitaptan bahsettim.

Tom Butler Bowden tarafından yazılan dört derleme kitabı satın alalı bayağı oluyor. Ancak diğer kitaplarımı okumaktan bir türlü 200 klasiğin özetini barındıran dörtlüye dokunamadım.

Yaptığım yayında her gün saat 13:30’da Instagram hesabımdan 200 klasikten 3’ünün özetini paylaşacağımı duyurdum. Yarının kitapları 50 Zenginlik Klasiği’nin ilk üç özeti olacak;

? James Allen – Zenginliğe Giden Yol (kitap Türkçe’ye çevrilmemiş)

? Robert G Allen – Zenginliğin Çoklu Akışı (kitap Türkçe’ye çevrilmemiş)

? David Bach – Otomatik Milyoner (2003)

İlgilenenleri yayınıma beklerim ?

.

Günün kapanışını Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı‘nın merakla beklediğim Soli Özel’e ait “I. Dünya Savaşı’nın Hâlâ Bitmediği Bölge: Ortadoğu” semineriyle yaptım.

Sykes-Picot Anlaşması ile başlayan 100 yıllık (1916-2020) süreci 2 saate sığdırmak illa ki çok zor olsa gerek. Konu üzerine önceki okumalarım sayesinde Özel’in hızlı anlatımını rahat takip ettim, büyük keyif aldım. Ancak kendisinin Rusya’nın Ortadoğu’daki aktif rolünü çok da önemsemiyor olmasına katılamıyorum. ?

.

Washington Post – 29.04.2020 Korona Virüs Dünya Raporu (Toplam Vefat – Toplam Vaka ve ilk 23 ülke )