Etiket arşivi: 4’33’ dört dakika otuzüç saniye sessizliğin müziği

Evde Korona Günlüğü, Gün 8, 29 Mart 2020

Pazar sabahım tam bir “pazar sabahı” kıvamındaydı.

Yaprak’a bir sandviç, kendime de bergamot çayı, karanfil, elma, vanilya karışımı yaparak güne çok ama çok yavaş başladım. Saçımı bile taramadan öğlene kadar yatıp kitap okudum, yerli, yabancı basını taradım, kısa kısa yazışmalar yaptım.

Bizim evimizde uzun yıllardır televizyon izlenmiyor. Korona virüs bile bu alışkanlığı bozamadı. Hafta sonu iş de olmayınca eve tam bir sessizlik çöktü. Açık pencereden gelen tek tük araba egzozu, karşı apartmanın bizim hizamızdaki dairesinde yaşayan kadının bitmeyen telefon konuşmaları ve gün boyunca yağan yağmurun fısıltısı dışında bugünden aklıma duyduğum başka bir ses gelmiyor.

Sessizlik kavramı bana otuz yıl önce makalesini yazdığım John Cage’in 4’33” – dört dakika otuzüç saniye süren sessizliğin müziğini hatırlattı. Güldüm bak şimdi. Gerçekten sessizlik var mı? Yoksa her yerde, her şey müzik mi? … Duyabilene, dinlemek isteyene…

.

Korona virüsü ile geçen günlerimizin bir diğer şaşırtıcı gelişmesi benim yemek yapmam. Anlaşılabileceği üzere yemek yapmak hiç bir zaman favori faaliyetler listemde olmadı. Hatta pişirdiğim yemekleri tadanlar “sen belki de yemek yapmamalısın” bile demiştir. Bendeki bu negatifliği aşmak için bir ‘Aşçılar’ etkinlik grubuna da katılmadım değil, yine olmadı.

Gelin görün ki, koşullar değişir ve İpek’in de zorunlu olarak mutfağa gireceği günler gelir. Geldi. Hayatımda ilk defa bu hafta kapuska yaptım desem, şaşırır mısınız? Sizi bilmem ama ben çok şaşkınım. Şimdi tribünler soruyor, “ne o mutfakla aran mı ısınıyor? Önümüzdeki günlerde seni başarılı bir aşçı olarak mı göreceğiz?” . Cevap: Her ne kadar Stefan Zweig “Bir şeye alıştıktan sonra hiç bir şey zor değildir” diyorsa da, ben de “alışmam, alışamam” diye haykırıyorum. 🙂

.

Pazar gününüm en güzel tarafı ise Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı’nın bir kaç seminerine kayıt olmamdı. Birbirinden değerli kültür, sanat, bilim insanlarının verdiği seminerleri lütfen siz de inceleyin. Eminim hoşunuza gidebilecek sıra dışı başlıklar bulacaksınız. Belki bir seminerde karşılaşırız bile, neden olmasın?  🙂